Perşembe, Şubat 6, 2025
spot_img
Ana SayfaEKNOMİGüneş enerjisinde bir ilk! - Ekonomi Haberleri

Güneş enerjisinde bir ilk! – Ekonomi Haberleri


Enerji sektöründeki son verilerle birlikte sektördeki gelişmeleri ve sektörden açıklamaları Fintables şubat ayı enerji bülteninde derledi…

VERİLER

Ocak ayında Türkiye‘nin toplam elektrik tüketimi 29.996.689 MWh olarak kaydedildi ve geçtiğimiz seneye kıyasla %3,72 artış gösterdi. Günlük ortalama elektrik tüketimi ise bir önceki ayla paralel seviyede gerçekleşti.

Piyasa takas fiyatı ise ocak ayında bir önceki aya göre hafif bir artışla (%0,97) 70,82 USD seviyesine ulaştı ve 2024’ün aynı dönemine kıyasla %9,22 oranında yükseliş gösterdi.

Son aylarda ülkemizdeki hava koşullarının etkisiyle yenilenebilir enerji üretimi açısından pek verimli bir dönem yaşanmıyor. 2024’ün Ocak ayında yenilenebilir enerjinin toplam retimdeki payı %50,35’ken geçtiğimiz ay bu oran %34,25’e geriledi. Kuraklık ve yetersiz kar yağışları, hidroelektrik santrallerinin üretiminde yıllık bazda %42’lik bir düşüşe neden olurken rüzgarın azalması da RES’lerin üretimini %30 oranında geriletti. Yenilenebilir enerji üretimindeki bu düşüşün gözlemlendiği ocak ayında, doğal gaz santrallerinin toplam üretimdeki payı 15,29 puan, ithal kömürün payı ise 3,62 puan artış gösterdi.

GELİŞMELER

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından düzenlenen YEKA RES-2024 yarışmaları kapsamında Edirne, Kırklareli ve Sivas illerinde toplam 1.200 MW rüzgar enerjisi kapasitesi tahsis edildi. 1,2 milyar dolarlık yatırımın önünü açan yarışmalara 40 şirket katıldı ve büyük rekabet yaşandı. Bakan Alparslan Bayraktar, projelerin Türkiye’nin enerji sektörüne ve ekonomisine duyulan güveni yansıttığını belirterek yerli üretimi artırarak istihdam yaratmaya devam edeceklerini vurguladı. Kazanan firmaların projeleri hızla hayata geçirmesi öncelik olup, çevresel izin süreçlerinin de büyük ölçüde tamamlandığı açıklandı. YEKA RES-2024 projeleri yılda 4,5 milyar kWh elektrik üreterek yaklaşık 2 milyon hanenin ihtiyacını karşılayacak. Bu sayede Türkiye’nin doğal gaz ithalatında yıllık 400 milyon dolar tasarruf sağlanacak ve 20 yılda toplamda 8 milyar dolar kazanç elde edilecek. YEKA RES-2024 yarışmalarını kazanan şirketler, toplamda 120 milyon dolar katkı payını devlete ödeyecek. Bakanlık, önümüzdeki yıllarda benzer projelerle Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini artırmaya devam etmeyi hedefliyor.

1 Şubat 2025 itibariyle elektrik faturalarında yeni bir döneme girilmiş olundu. EPDK’nın 7 Kasım 2024 tarihli kararı doğrultusunda aylık elektrik tüketimi 417 kilowattsaatten fazla olan tüketicilerin elektrik maliyetleri sübvansiyonsuz gerçek fiyatlar üzerinden gerçekleşecek. Bakan Bayraktar, söz konusu düzenlemenin doğal gaz için de söz konusu olabileceğini dile getirirken şu an bunun üzerinde çalışıldığını, fakat içinde bulunduğumuz kışa bir etkisi olmayacağını ve 2025 yılı içerisinde gerçekleşebilecek bir düzenlemeyle etkilerin yıl sonuna doğru gözlemlenebileceğini belirtti. Öte yandan gazetecilerin doğalgaz zammına ilişkin sorusuna verdiği yanıtla bu yıl ilk çeyrek boyunca herhangi bir zam olmayacağını ifade etti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 2025 Yılı Yatırım Programı kapsamında enerji sektörüne toplam 259 milyar lira kamu yatırımı yapılacağını açıkladı. Söz konusu yatırım programına göre, bu yıl özellikle Sakarya Gaz Sahası ve Gabar bölgesindeki doğal gaz ve petrol üretimini artıracak projelere öncelik verilecek. Bayraktar’ın paylaştığı verilere göre, doğal gaz ve petrol arama-üretim faaliyetlerine 140,7 milyar lira, doğal gaz depolama ve iletim altyapısına 45,8 milyar lira, elektrik iletim altyapısına 42 milyar lira, elektrik üretim santrallerinin kapasite artışı ve rehabilitasyonuna 9,5 milyar lira ve diğer yatırımlara 21 milyar lira ayrılacak. Bakan Bayraktar, enerji sektöründeki bu yatırımların Türkiye’nin enerji arz güvenliğini güçlendireceğini ve yerli üretimi artırarak dışa bağımlılığı azaltacağını vurguladı.

2024 yılında Avrupa Birliği’nin (AB) elektrik üretiminde güneş enerjisinin payı ilk kez kömürün önüne geçti. Londra merkezli enerji düşünce kuruluşu Ember’in Avrupa Elektrik Değerlendirmesi raporuna göre, AB’nin elektrik sektörü Avrupa Yeşil Anlaşması kapsamında dönüşümünü hızla sürdürüyor. Geçen yıl güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı %11’e yükselirken, kömürün payı ilk kez %10’un altına düştü. Rüzgar enerjisinin payı %17, doğal gazın payı ise %16 olarak gerçekleşti. Güneş enerjisindeki büyüme ve hidroelektrik üretiminin toparlanmasıyla, AB’nin elektrik ihtiyacının %47’si yenilenebilir kaynaklardan karşılandı. Ember Kıdemli Analisti Chris Rosslowe, AB’nin enerji dönüşümünün beklenenden hızlı ilerlediğini ancak özellikle rüzgar enerjisinde yatırımların hızlandırılması gerektiğini vurguladı. 2030’a kadar yıllık rüzgar enerjisi kurulumlarının 2024 seviyelerinin iki katından fazla olması gerektiğini belirten Rosslowe, son yıllardaki başarıların geleceğe dair güven verdiğini ifade etti.

Çin Ulusal Enerji İdaresi’nin verilerine göre, 2024 yılında ülkede toplam 373 gigavat yenilenebilir enerji kapasitesi devreye alındı ve bu da yıl sonu itibarıyla toplam kapasitenin 1.889 gigavata ulaşmasını sağladı. Kurulu kapasite, 2023 sonuna göre %25 büyüyerek tüm yıllardan daha büyük bir artış kaydetti. Yeni eklenen kapasitenin 278 GW’ı güneş, 79,82 GW’ı rüzgar, 13,78 GW’ı hidroelektrik ve 1,85 GW’ı biyokütle santrallerinden oluştu. Bu büyüme ile yenilenebilir enerji, toplam enerji kapasitesinin %56’sına ulaşarak ülkenin 2030 hedeflerini 5 yıl erken gerçekleştirmesini sağladı. Güncel durumda güneş enerjisi %47, rüzgar enerjisi %27,5, hidroelektrik %23,1 ve biyokütle %2,4 paya sahip. Öte yandan 2024 yılında yenilenebilir enerji üretimi yıllık %19 artarak 3,46 trilyon kilovat saate yükseldi ve toplam elektrik üretiminin %35’ini oluşturdu. Bu hızlı büyüme, enerji dönüşüm sürecini hızlandırırken küresel yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşma konusunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Donald Trump’ın enerji politikaları ve yapay zeka devrimi, ABD’de doğal gaz santrallerinin yeniden yükselişe geçmesine neden oluyor. Yeni yönetimin fosil yakıt üretimini artırma hedefiyle birlikte, 2030’a kadar ülkede 80 yeni doğal gaz santralinin inşa edilmesi ve toplam 46 GW ek kapasite oluşturulması beklenmekte. Yapay zeka veri merkezleri ve sanayinin artan elektrik talebi, doğal gazı kesintisiz ve uygun maliyetli bir enerji kaynağı olarak öne çıkarıyor. Wood Mackenzie ve S&P Global Market Intelligence tahminlerine göre, önümüzdeki beş yıl içinde ABD’deki gaz kapasitesi artışı önceki beş yıla kıyasla %35 ila %66 oranında daha yüksek olacak. Ayrıca, kömürden doğal gaza geçiş süreci de yeni santrallerin inşasını hızlandırıyor. ABD’nin elektrik talebinin 2029’a kadar %16 artması ve veri merkezlerinin enerji ihtiyacının üç katına çıkması beklenirken, bu eğilim ülkenin enerji dönüşüm hedeflerine ilişkin soru işaretleri yaratıyor. 2023’te ABD’nin doğal gaz santrallerinden kaynaklanan karbon emisyonları 1 milyar tonu aşarak rekor seviyeye ulaştı ve şu ana kadar duyurulan projeler arasında karbon yakalama sistemine sahip bir santral bulunmuyor. Artan yerel talebin, ABD’nin Avrupa ve Asya’ya sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracat hedeflerini de zorlayabileceği öngörülüyor.

Diğer bir yandan Trump’ın yeşil enerji politikalarına karşı bu sert tutumunun, birçok yenilenebilir enerji kolunu olumsuz etkilese de jeotermal enerji için yeni fırsatlar yarattığı ifade ediliyor. ABD Enerji Bakanlığı, gelişmiş teknolojiler sayesinde jeotermalin 2050 yılına kadar küresel elektrik talebinin %15’ini karşılayabileceğini öngörmekte. Fervo Energy gibi girişimler, hidrolik kırılma ve yatay sondaj tekniklerini kullanarak daha geniş bölgelerde jeotermal enerji üretmeyi mümkün kılmayı hedefliyor. Özellikle büyük teknoloji şirketleri, yapay zeka veri merkezlerinin artan enerji ihtiyacını karşılamak için 24 saat kesintisiz üretim sağlayan jeotermal santrallere yöneliyor. Bu doğrultuda ABD’de yeni nesil jeotermal projeleri, 2050 yılına kadar 800 GW kapasite ekleyerek ABD ve Hindistan’ın mevcut elektrik talebine eşdeğer bir üretim sağlayabilir. Ancak, sektörün ölçeklenmesi için finansmana erişim ve izin süreçlerinin hızlandırılması kritik önem taşıyor. Biden yönetimi döneminde sağlanan vergi teşviklerine rağmen, jeotermal enerji hâlâ hidrojen gibi diğer yeşil teknolojilere kıyasla daha az destek alıyor. Sektör temsilcileri, jeotermalin petrol ve gaz endüstrisiyle ortak altyapı kullanarak büyüme potansiyeline sahip olduğunu ve uzun vadede fosil yakıtların yerini alabileceğini öngörüyor.

Küçük Modüler Reaktörler (SMR), geleneksel nükleer santrallerin yüksek maliyetleri ve uzun inşa sürelerine alternatif olarak son dönemde giderek daha fazla ilgi görmekte. Fabrikalarda üretilerek sahada montajı yapılan bu reaktörler, inşaat süresini ve finansal riskleri azaltmayı hedefliyor. Özellikle yapay zeka devleri Amazon ve Alphabet, enerji yoğun veri merkezlerini SMR’ler ile beslemeyi planlamakta. İngiltere, ABD, İsveç ve Çekya gibi ülkeler bu teknolojiye yatırım yaparken, Wood Mackenzie’nin 2023 raporuna göre, SMR maliyetleri 2030’a kadar megavat saat başına 120 dolara düşerse büyük ölçekli nükleer ve fosil yakıtlarla rekabet edebilir hale gelebilir. Batı’da çoğu ilk nesil SMR projesi devlet desteğiyle finanse edilirken, özel sektör yatırımcılarının ancak teknolojinin oturmasıyla ilgisini artırması bekleniyor. İngiltere hükümeti, 2029’a kadar iki SMR teknolojisini seçmeyi planlarken küçük reaktörlerin önümüzdeki yıllarda daha büyük bir rol oynaması öngörülüyor.

SEKTÖRDEN AÇIKLAMALAR

Beta Enerji İcra Kurulu Başkanı Ahmet Ünal, BloombergHT’de konuk olduğu “Gündem Teknoloji” programında transformatör sektörünü değerlendirdi. Transformatör pazarının şu an Türkiye’de 2, dünyada 60 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını söyleyen Ünal, hali hazırda uygulanan enerji dönüşüm yatırımlarıya birlikte 2030’lı yılların başlarına geldiğimizde pazarın 120 milyar dolarlara ulaşmasınının beklendiğini ifade etti. “Türkiye’deki pazarın daha da fazla büyüyerek 2 milyar dolardan 5 milyar dolarlar civarına gelmesi bekleniyor. Bunların hepsi birazcık daha konservatif yaklaşımlar. Aslında bizim hesaplamalarımızı ve raporlarımızın birçoğunu incelediğimizde rakamların bunun çok daha üstüne çıkacağı tahmin ediliyor. Çünkü sadece Avrupa Birliği ve Norveç bu enerji dönüşümü kaynaklı yatırımlarını yıllık 67 milyar euro harcama olarak planladılar ve bunu 2050 yılına kadar devam ettirecekler. Şu anda halihazırda Avrupa’da 4,5 milyon transformatör var kullanıma hazır. Bu 2050 yılına geldiğimizde 9 milyon civarına ulaşacak. Halihazırda var olan 4,5 milyonun da yenilenmesi ve bakımından bahsettiğimizde pazarın büyüklüğü birazcık daha karşımıza çıkıyor. Enerjideki dönüşüm bunu zorunda kılıyor.” Ünal, transformatör üretiminin ciddi bir know-how gerektirdiğini ve bu süreçlerin bilgi ve tecrübeye dayalı olduğunu belirterek, Türkiye’nin transformatör sektöründe ithalata bağımlı olmadığını, aksine büyük ölçüde ihracata yönelik çalıştığını vurguladı. Ancak, geleceğe yönelik gerekli adımların atılmaması durumunda sektörün ithalata zorunlu hale gelebileceği uyarısında bulundu. Ünal; enerji dönüşümü, elektrikli araçlar ve artan şehirleşme ile transformatör pazarının hızla büyüyeceğine dikkat çekti.

Polat Enerji Genel Müdürü Cem Deniz, CNBC-e ekranlarında yenilenebilir enerji sektöründeki görünüme dair açıklamalarda bulundu. Sektörün YEKDEM süreciyle birlikte ciddi bir ivme kazandığını belirten Deniz, şu anda teşvik mekanizmasının eskisi kadar avantajlı olmadığını fakat piyasanın kendi dinamikleriyle yürüyen bir sisteme doğru gittiğini ifade etti. “Yatırımın önündeki yönetilmesi gereken en önemli şey izin süreçleri. Ki bu izin süreçleriyle alakalı da bakanlığımızın bir çalışması var. Hızlanmasına yönelik bir takım adımlar var, bunun önümüzdeki dönemlerde kanunlaşmasını bekliyoruz. Bu, yatırım sürecini hızlandıracak ve tesislerin, santrallerin işletmeye giriş sürecini hızlandıracağı için de yatırım fizibilitelerine pozitif etki edecektir. Bunu biz de merakla ve heyecanla bekliyoruz.” YEKA ihaleleri hakkında görüşlerini de paylaşan Cem Deniz, ihalelerin ülkemiz ekonomisine olan güven için çok önemli bir gösterge olduğunu ve ayrıca enerji fiyatları açısından kritik bir rol taşıdığını belirtti ve ekledi: “Şu andaki mevcut piyasadaki fiyatların daha aşağısında bir fiyatla 20 yıl boyunca elektrik sağlanacak. Onun için ben çok pozitif görüyorum. O teveccühün ve ilginin yüksek olması da çok pozitif.”

Enerjisa Commodities Müşteri Çözümleri Müdürü Efe Özgören, BloombergHT’de küresel piyasalardaki enerji görünümü hakkında konuştu. Özgören, “Sektör profesyonelleri olarak takip ettiğimiz önemli konulardan bir tanesi Avrupa’nın kötü günler için biriktirmiş olduğu doğal gaz seviyeleri. Bundan daha 1-2 ay öncesine kadar %70-75 doluluk oranındaki depoların içinde bulunduğumuz dönemde %50-55 doluluk seviyesine kadar gerilediğini görüyoruz. Bu şu demek oluyor, Avrupa zor günler için biriktirmiş olduğu doğalgazı bu kış günlerinde kullanmaya başladı. Elbette bu depo seviyelerinin gerilemesi, Avrupa’da enerji borsalarını tedirgin ediyor. Avrupa gaz fiyatları bu tedirginliği gösteriyor ve içinde bulunduğumuz dönemde TTF’ler 47-48 euro seviyesine kadar artmış durumda. Türkiye olarak yurt dışında farklı bir ülkeden gaz almak istediğimiz zaman alacağımız gazın fiyatı Avrupa’daki borsa fiyatına çoğu zaman endeksli oluyor. Yani TTF’den %2 daha pahalı olsun veya %3 daha eksik olsun gibi. Bu bağlamda Avrupa gaz fiyatlarında yaşanan bu hareketlilik bizi yakından ilgilendiriyor.” dedi. Türkiye’de ise oldukça sıcak bir kış döneminden geçtiğimizi ifade eden Özgören, bunun hem avantaj hem dezavantaj yaratan tarafları olduğunu, avantaj yaratan durumun doğal gaz kullanımının düşmesiyken dezavantaj yaratan kısmınsa küresel ısınmanın etkilerinin daha belirgin hale gelmesi olduğunu belirtti. “Biz sektör profesyonelleri olarak 1 Şubat itibariyle doğal gaz tarifelerinde bir düzenleme, bir zam olabileceğini öngörüyorduk. Ancak Türkiye’de havaların ılıman geçmiş olması, hane halkının daha az doğal gaz tüketmiş olması, bizim yurt dışından pahalı olan doğal gazı daha az satın almış olmamız, açıkçası bütçe açısından olumlu bir avantaj. Ve bakanlıktan yapılan açıklama 2025’in ilk 3 ayında yani ilk çeyreğinde doğal gaz tarifelerinde bir zam ihtimalinin düşük olduğu şeklinde. Bu şundan dolayı da önemli. Biz üretmiş olduğumuz elektriğin önemli bir kısmını doğal gazdan üretiyoruz. Eğer doğal gaz santrallerinin girdi maliyetleri tarifi artışından dolayı yukarı gitseydi, doğal olarak doğal gaz santrallerin bu maliyet artışını elektrik fiyatlarına yansıtmak zorunda kalacaktık. Ancak içinde bulunduğumuz dönemde böyle bir artışı olası görmüyoruz. Ocak ayında elektrik borsa fiyatı MW başına 2.500 lira. Bu da aşağı yukarı 71 dolar seviyesine tekabül ediyor.”

Enerjisa Commodities Ticaret ve Enerji Çözümleri Türkiye Direktörü İsmail Özdemir, BloombergHT ekranlarında YEKA ihaleleri sürecini ve sektöre etkilerini değerlendirdi. Özdemir, “Rüzgar tarafı için bahsedecek olursak üç farklı şehirde beş tane bölge var. Bu beş bölge için katılımcılar tekliflerini veriyorlar. Bir tavan fiyatı ve bir taban fiyatı var. 55 ve 35 cent aralığında teklifler olabiliyor. Birden fazla teklif taban fiyatında oluşursa bu durumda da kapasite başına katkı payı ödemesi açık arttırma usulüne dönüyor. İhaleyi alan firma sözleşmeyi imzaladıktan sonra 6 yıl serbest piyasada satış gerçekleştirecek. 6 yıldan sonra da yaklaşık 20 yıl ihale sonucunda oluşan fiyattan satışını gerçekleştirecek. Dolayısıyla sabit bir gelir metodu olan, döviz bazlı bir gelir metodu olan, bu anlamda da hem yerli hem yabancının oldukça ilgi gösterdiği ve gösterici bir metodoloji. Ve 1200 MW’ın üzerindeki rüzgar kapasitesi aslında 1,2 milyar doların üzerinde bir yatırım demek. Bu, proje kısmındaki yerli aksam katkısıyla da devasa bir ekonomi anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.



Source link

RELATED ARTICLES
- Advertisment -
Google search engine

Most Popular

Recent Comments